6 Şubat 2013 Çarşamba

Saludos amigos

      Can bir yazdı tam yazdı üstüne buralar çok boş kaldı. Benim de ne zamandır yazasım vardı.
Filme gittim yazasım geldi yazdım Buraya da attım. Buyrun:

     İlk yazım malum. Cuma günü apar topar son seansına yetiştiğimiz Django Unchained şerefine yazıyorum. Hem giriş yazımı saymazsak ilk yazım olışu hem de filmlerini eksiksiz takip ettiğim ve bende sevmediğim bazı yönlerine rağmen hep saygı uyandırmaya devam edecek QT filmi üzerine yazacak olmamın heyecanı var üzerimde.Kafeini bu sabah biraz fazla kaçırdım tabii onun çarpıntısı da olabilir. Hadi bakalım...
      Öncelikle bilet sırasında önümüzdeki sırasının yanımızdaki Celal ile Cereninkinin yanında oldukça kısa kalması bir yandan işime gelse de bir yandan ülkece film zevkimizi tekrar sorgulamama sebep oldu. (pls do not be offended by this dear İrem :) Neyse herkesin beğenisi önceliği kendine diyor film hakkındaki görüşlerime geçiyorum.
      Film klasik bir QT filminde görmeye alışık olduğumuz cart renkleri, gerilimin doruklarındayken adeta "calm down man, not so serious" diyen güldürücü ve ironik çıkışları, Tarantino filmini Tarantino filmi yapan mükemmel müzik seçimleri, önceki filmleri kadar olmasa da mahrum bırakmadığı flashbackleri göreceğinizi söylemem ne şaşırtıcı olur ne de spoiler olur.  Ne istediğini bilen seyirciyi tekrar doyuracağı kesin bana göre. (Miray şimdi kesin bunu okurken "Yoo ben pek tatmin olmadım" diycek, ama Mirayı tatmin etmek zordur ;)
    "Giderek vasatlaşıyor" diyenlerin aksine ben bu ayak fetişisti lise terk adamın çizgisini bozmadığını düşünüyorum. Toplumsal olayları kendi gerçekliğiyle ironik bir biçimde adeta intikam alırcasına mağdurun kahramanlığı ve zaferiyle son bulması özellikle son iki filmde daha çok gözümüze çarpıyor sanki. "İçimin yağları eridi" dedirtirken 'zafere giden yolda hesapta olmayan fedalar vermeden' olmazı da hatırlatmaktan geri kalmıyor tabii..
    Hee bir de "Çok şiddet sahnesi var, gözümüz kana bulanıyor, topluma şiddet aşılıyor, şiddeti sıradanlaştırıyor" diyenlere : filmlerin konu aldığı soykırım, köle ticaretleri vb daha mı az şiddetliydi ? 40 yıl önce Vietnam'da olanlar, Irak'ta körfez'de yaşananlar, Bosna Hersek'te, Uluderede yapılan katliamlar daha mı az kanlıydı ? Bu gün Gazze'de Halep'te daha mı az insan ölüyor ? Hayatı bunlardan yok sayıp şiddeti Tarantino filmlerinden ibaret sayan kişilerin hayata bakışlarını bir kez daha sorgulamaları lazım sanki. Zira Tarantino'nun bile ekranlara koymaya cesaret edemeyeceği oranda şiddetle akıyor kan hala bazı yerlerde. Üstelik ne bu filmlerdeki gibi pembemsi masumane bir balçık görünümünde ne de aktıkça güldürüyor...Bak kızdım yine.Neyse..
     Filme dönersek, Christoph Waltz'a Inglourious Basterds'ta ne kadar uyuz olduysanız bu filmde o kadar sempati duyacaksınız. Samuel Jackson'ın Tarantino'yu yine yalnız bırakmadığı filmde Jamie Foxx'un hatlarına da oyunculuğuna da zaten diyeceğim yok. Leonardo Dicaprio'yu görmeye gidenler hayal kırıklığına uğramasınlar, 2. yarıya kadar filmin akışının keyfini çıkarsınlar. Kerry Washington'ı da daha büyük bir kitleye tanıtacak bir film diye düşünüyorum.
      Patlamış mısırınızı alıp keyifle izleyebilirsiniz. Zira böyle izleyebileceğimiz ancak 2 QT filmi kaldı, eğer ki kariyerini 10'da bırakacağı söylentileri doğruysa...
 he bir de Not: bakalım kareler içinde gizli Tarantino'yu blabilecek misiniz? Ben nedense pek haz etmiyorum yönetmenin ufak bir tiple kendini göstermesine ama yapıyorlar işte..n'aparsın..
image


Passez du bon Temps...
Mr. Shultz'un dediği gibi:  "Auf Wierdersehen!"